G noktasının Ernst Gräfenberg ile başlayan macerası günümüzde de devam ediyor. Kadın cinselliği, orgazm fizyolojisi ve cinsel cevap ile ilgili her yıl onlarca bilimsel çalışma yapılsa da bu konuda halen pek çok bilinmeyenin olduğu bir gerçek! Zaman ne gösterecek göreceğiz. Bu yazımızda Ernst Gräfenberg, hatta ondan da öncesinden başlayarak günümüze uzanan “G noktası serüvenini” sizlere kısaca özetlemek istedim.
Evet, ismi Dr. Ernst Gräfenberg: Alman jinekolog hekim, tarihe iz bırakan bir bilim insanı.
Cumhuriyetimizin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile aynı tarihte doğan Gräfenberg (1881-1957),tıp eğitimini tamamladıktan sonra oftalmoloji (göz hastalıkları) bölümünü bırakıp, jinekolog olmaya karar verdi ve Almanya’da Kiel Üniversite’nde çalıştı. “Gräfenberg metastazı” adı verilen, kanserin yayılmasını anlatan teorisi ve 1929 yılında günümüzde kullandığımız rahim içi aracı (spirali) bularak tarihe ismini yazdırdı. Kadın üremesi üzerine çalışmaları, döllenmiş yumurtanın rahim içine yuvalanması ve üreme fizyolojisi üzerine pek çok bilimsel çalışmalarda bulundu.
Nazi’ler Almanya’da iktidarı ele geçirince, Berlin-Britz belediye hastanesinde başhekimdi ve Yahudi olduğu için kendisinden bu görevi bırakması istendi. Hatta çevresindeki dostları ona Almanya’yı terk etmesi gerektiğini dile getirdiyse de o kabul etmedi. Çünkü Nazi eşlerinin tedavilerini yaptığı için kendisine bir zarar gelmeyeceğini düşünüyordu. Fakat durum beklediği gibi olmadı. Almanya’dan değerli bir pulu kaçırdığı iddiasıyla hapse atıldı. 1937 ile 1940 arasında tam 3 yıl hapis yattı. Daha sonra bir arkadaşı tarafından fidye karşılığında hapisten çıkarıldı ve ABD’ye giderek Almanya’yı terk etti. New York’ta kendisine bir klinik açtı ve bilimsel çalışmalarını orada da sürdürmeye karar verdi.
Regnier de Graaf isimli Hollandalı bir hekim 17. yüzyılda “kadın ejekulasyonunu” yani kadınlarda boşalmayı tarif etmişti ve vajina içinde yer alan bu oldukça hassas alana “kadın prostatı” adını koymuştu. Gräfenberg de New York’ta 1950’de yayınladığı bir bilimsel makalesinde “kadın vajinası içinde idrar kanalı boyunca devam eden erojen bir bölgeden” bahsetmişti. O dönemde bu konu hiç kimsenin ilgisini çekmemişti. Gräfenberg 1957’de öldü ve 1981’de, yani ölümünden tam 24 yıl sonra, Dr. Addiego ve arkadaşlarının bir bilimsel makalesi ile yeniden meşhur oldu. Nasıl mı?
Addiego makalesinde Gräfenberg’i teyit ediyordu. O da kadın vajinasında cinsel hazzı ve orgazmı tetikleyen bir bölgeden bahsetmişti. Bu bölgenin ilk kez Ernst Gräfenberg tarafından dile getirildiğini de yazısına ekledi. Böylelikle vajina içindeki o esrarengiz alanın ismi önce “Gräfenberg bölgesi”, daha sonra da G-Spot (G-Zone veya G bölgesi) olarak anılmaya başlandı. G-Spot magazin dünyasında da gündem konusu haline geldi ve kısa zamanda ünü tüm toplumlara yayıldı.
Pek çok magazin dergisinde G noktasının nasıl bulunacağı ile ilgili yazılar yayınlanmaya başlamıştı. Halen de devam ediyor: “Parmağınızı vajina içine sokun, içeride bükün, sonra gel gel işareti yaparak üst kısmı uyarın, önce idrar hissi oluşur, sonrasında da orgazm olursunuz”. Herkesin merak ettiği bir konu olarak yerini almıştı, kadın vajinasının bu üst giriş bölümü.
David Matlock ABD’li bir jinekolog. 2000’lli yılların hemen başlarında kadınlarda idrar kaçırma sorunu tedavi etmek için ön vajinal duvara hyaluronik asid enjekte edince, belki stres üriner inkontinansı (kadınlarda idrar kaçırma sorununu) tedavi edemedi ama, tedavi alan bu kadınlardaki cinsel haz artışını fark etti. Hemen bu basit enjeksiyonu “G-shot” (G Noktası orgazm aşısı) olarak tescilledi. “İki G” Dr. Graf ve Dr. Gräfenberg’in G noktası yeniden meşhur olmuştu!
Aradan 10 yıl kadar geçmişti, dünya estetik furyasının başkenti California’dan bu kez Dr. Charles Runels isimli bir jinekolog çıktı. Hem klitoris çevresine hem de ön vajinal duvara PRP yaptığını, bu sayede cinsel hazzın çok arttığını ve orgazmın kolaylaştığını iddia etti. O da bir Amerikalı’ydı ve yaptığı bu işlemi “O-Shot (orgazm aşısı)” olarak tescilledi.
G-shot ve O-Shot gibi orgazm aşıları sonrası G noktasının başına gelmeyen kalmadı; her türlü “shot” (aşı) denendi o bölgeye: yağ enjeksiyonları (fat-shot),hatta kök hücre içeren SVF kokteylleri (stem-shot) dahi yapıldı. G Noktası Büyütme ve orgazmı kolaylaştırmak için tüm çalışmalar son hızla devam ediyor!
Hintliler bile “Kamasutra Shot” (K-shot) ismiyle işlemler yaptılar. Tüm orgazm aşılarındaki amaç aynıydı: cinsel hazzı arttırmak ve orgazmı sağlamak. Ancak beklenen sonuçlar o kadar kolay gerçekleşmiyordu.
Kadın orgazmı belki de yüzyıllardır merak edilen ve üzerine tartışılan esrarengiz bir konu. Son yıllarda da pek çok bilim insanının çalışma alanı içine girmiş durumda. Ancak halen içinde pek çok bilinmeyeni barındırıyor. Belli ki; fizyolojisi ile ilgili pek çok karanlık noktanın olduğu kadın orgazmını, G noktasını ve orgazm aşılarını anlamamız daha çok uzun zamanımızı alacak!